Tuesday, February 03, 2009

Son Günlerde...

Ruhum yoruldu.. Bu kez kesinlikle yoruldu, hızlı koşan bedenime yetişemez, geri kalır hale geldi...

Son günlerde dünyanın yaşadığı ekonomik kriz, etkilememesi mümkün olmadığı gibi hepimizi etkiledi. Kapitalizmin çöktüğü tarihi günlere şahit oluyoruz derken, aslında kurulan bu düzenin en ufak bir oynamasında başımıza neler geldiğini görerek şaşırıyoruz hala. Ben gerçekten tarihi günlere şahit olduğumuzu düşünüyorum. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık, en büyüğümüzden en eğitimsizimize kadar herkesin tasarruf dolu bir dünyaya doğru gittiğini göreceğiz. Yıllardır küresel ısınma ile doğanın istediği tasarrufu şimdi bizler birazda mecburiyetten yapacağız aslında. Böyle olacağı belliydi zaten, bu kadar global bir dünyada bu kadar uç dengelerin nasıl döndüğüne şaşırıyordum ben, ama bu kadar yakın zamanda patlayacağı da aklıma gelmemişti. Hep beraber göreceğiz bakalım neler olacak?

*****
Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesini okudum. Bir çok kitabına başlamış olduğum halde karışık anlatımından sonuna kadar gidemediğim Orhan Pamuk'un ilk defa bir kitabını bitirdim. Çünkü M.M.; çok Reşat Nurivari bir kitap. Hele benim gibi 70'lerin sonlarında 80'lerin başlarında 20li yaşlarda olmayı istiyorsanız, beğeneceğinizi düşünüyorum. Tüm detaylarını anlatıp aslında müzenin bir rehberi olarak sunulan kitabın bu cümleleri arada kitabın keyfini bozmuyor değil. O yıllarda İstanbul'a ait bir çok ayrıntıyı, benim hiç anlamadığım ve anlayamacağım derecede bir aşkı, Kemal'in gel-gitlerinı, kafa karışıklıklarını paylaşmak isterseniz, kitapla tanışmanızı tavsiye ederim. Bu arada kitabın sonunda Masumiyet Müzesine girebilmek için bir bilet ve bir de müzenin krokisi var.

"Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum... Aslında kimse onu yaşarken hayatının en mutlu anını yaşadığını bilmez. Bazı insanlar kimi çoşkulu anlarında hayatlarının o altın anını 'şimdi' yaşadıklarını içtenlikle (ve sık sık) düşünebilir ya da söyleyebilir belki ama gene de ruhlarının bir yanıyla bu andan daha güzelini daha da mutlu olanını ileride yaşayacaklarına inanırlar..."

*****
Gabriel Garcia Marquez'in şehir tiyatrolarında sergilenen oyunu Kırmızı Pazartesi'yi izledim. Kalabalık bir kadronun iyi bir sunumuyla ortaya çıkan oyunu mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Hrand Dink cinayetine benzer bir şekilde -hatta o konuya bağlanan- sonuyla oyunun daha bir kaç sezon daha oynayıp, yeni izleyenlere örnek olmasını dilerim. Oyun içerisinde bir sevişme sahnesi var, tiyatroda anlatılması güç olan bu durumu, hiçbir laubaliye kaçmadan, o kadar güzel anlatmışlar ki, son zamanlarda görsel sanatlarda izlediğim en başarılı kare, bunu da belirtmeden geçemeyeceğim...

*****
Penolope Cruz, Scarlett Johansson ve Javier Bardem'in e daha güzel bir konu etrafında toplanamamışlar mı diye düşündüğüm Barcelona Barcelona yı izledim. Gün geçtikçe erkeklerin daha da iğrenç hallerine maruz kaldığım/ız bu günlerde bu ne şimdii. Adam eski karısıyla ve yeni sevgilisiyle aynı evde yaşıyor ve kadınlarda bunu kabul ediyor.. Benim ruhum mu Masumiyet Müzesinin yaşandığı yıllarda, o kadar geride kaldı, yoksa hayat gerçekten gün geçtikçe daha da mı karmaşıklaşıyor anlamıyorum. Ama özellikle erkeklerin kendileri dahil herşeyi kördüğüm etmek için özel bir çaba sarfettikleri açık.

8 comments:

Ali Sağlam said...

"Ruhum yoruldu.. Bu kez kesinlikle yoruldu, hızlı koşan bedenime yetişemez, geri kalır hale geldi..."

Bunu kabul etmiyor. Bence sana yeni bir sen lazim :)

Anonymous said...

Neyin arkasnda kosdugumuzu kimse bilmiyor ve ne icin de. Insanlari biribirine rakib yapib kosturmaya zorluyorlar. Fakat durmak lazim . Nereye kadar ? Krize mi ? Krizi bos verin. Bu dunyadan istedigimiz bir ev para cocuk ve rahatlikdirsa - onda yasamaga deymez. Her kes mutlu olmak isteyer fakat mutlulugun anlamini bilmeyebilir. Disariya yok bir az icimize bakmamiz gerekiyor ki bir sual var onu da her zaman soruyoruz - biz ne icin yasiyoruz nasil gideceyiz ve neye hizmet ediyoruz . Bu soruya duz bir cevab yok ama her kisinin mutlu yasayabileceyi imkani veren yorumlar movcud.


Saygilarimla

...

Mine Yaman said...

Alicim,
Bence de bana yeni bir ben lazım..

Evet nereye kadar koşacağız hep birlikte, bitiş çizgisi nerede?

Ali Sağlam said...

Cheshire Kedisi ile Alice

"lütfen söyler misin, hangi yöne doğru gitmeliyim"
"bu senin nereye varmak istediğine bağlı"
"varacağım yerin neresi olduğu çok önemli değil"
"o zaman hangi yöne gideceğin de önemli değil"
"ama bir yerlere varmak istiyorum"
"mutlaka bir yerlere varırsın, eğer yeterince uzun yürürsen."

Anonymous said...

ya benim blogumu kimse okumuyor beni kimse beğenmiyor.:( ne olur bana yardım et ne olur.Ben daha 15 yaşındaım.www.rockpartisi.blogspot.com bana yardım et !!!

Anonymous said...

Cinlilerin bir kac ilginc sozleri var :
Yolun sonuna yuruyen varar.

fakat digeri : Yolun sonundan onermli olan yurumekdir ... dogru yolla ... ki biz dogruyu yalnis yaparak ogreniriz .

Insani mahluk, sozde zeka, ozde celiski.
Arar sicakda serin soyukda isi.
Bir kara, varsa hava, adlanar toprak
Konlunde kimin varsa sevda, kosmayi burak!
dunyai alem sende sakli, nerde kapisi?
Bize yok kendine sor - her yolun basi.
Yolun sonuna bakma - boz mezar tasi.
Yurekde cicek varsa nedir disdaki kurak?
Sana mi duser onu susuz yalniz burakmak?

Mine Yaman said...

Waow, süper bir yorum olmuş teşekkür ederim.

Alicim, evet Alice gibi ben de harikalar diyarındayım sanırım :)

Anonymous said...

Therefore, it is absolutely reasonable for those adolescent white collars to yield a appropriate adorned to Louis Vuitton , wallets and purses.With a retractable alternation fabricated from aureate assumption and akin with a lamb handle, this bag can be agitated in the duke or on the shoulder. The alfresco alcove is fabricated of glassy canvas, while the central aisle abridged is crafted in Ayer.