Sunday, August 17, 2008
Atina
Gemi gezimizin son durağı Atina olduğundan bizim için Atina da inmek, bir yandan da tatilimizin sonunun geldiğinin göstergesiydi. Atina da tura katılmayıp, kendimiz gezmeyi tercih ettik ve metroyla direk Monastrakiye gittik. Akropol bu durağa çok yakın. Tam yürüyerek yukarı çıkacaktık ki, oradaki açık treni bulduk. 6 €luk bu tren 5 saat boyunca istediğiniz kadar binmelikti, bizde mavi akbil muamelesi yapıp, onunla önce akropole çıktık.
Turistlerin Efes e nasıl hayran kaldıklarını şimdi daha çok anlıyorum. Atinanın en büyük simgesi Akropol bizim Efes'imizin 1/3 ü kadardı. İlk olimpiyat stadı, ilk anfitiyatro etkileyiciydi ama dediğim gibi ben orayı beğenen tüm turistleri Türkiye'ye davet ettim.
Yunanistanda en çok dikkatimi çeken şey ise ölüleri için yaptıkları idi. Özellikle trafik kazalarında ölenlerin öldükleri yerde yol kenarına resimde de göreceğiniz gibi bir küçük kilisecik yapmışlar, içerisine ise zeytinyağında mum koymuşlar, her ölüm yıldönümünde o mumu yakarak, ölülerini anıyorlarmış.
Trenimizle şehir turu yaptıktan sonra Yunan Beyoğlu'su Plaka'ya gittik. Beyoğlu gibi değil de daha çok turistik hediyelik eşyaların satıldığı bir yer diyeyim. Orada bizim dönerimizi Gyros adıyla yedik ve dolaştık. Sonra tekrar metro ile Pire limanına gemimize geldik.
Böylece keşifle, keyifle, eğlence ve neşeyle geçen bir haftamızda bitmiş oldu.
Labels:
Akropol,
Atina,
Efes,
Metro,
Monastraki,
Plaka,
Rodos,
Yunan Adaları,
Yunanistan
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
replica handbag , a part of the Travel Shopper line from the Cruise 2009 collection by Marc Jacobs, is the ultimate 24 hour bag that can easily go from city to beach and even sea soirees.You may wonder what the exact meaning of the graphic is.
Post a Comment