Ölmeden önce yapılacaklar listemde Şeb-i Arus'u Konya'da izlemek vardı, fakat her yerde bu yıl İstanbul'da da tören olacağını duyunca hemen aldım biletleri. Ben organizasyonu duyupta bilet alana kadar zaten çok az sayıda yer kalmıştı ve cumartesi akşamı Ülker Arena'nın dik tribününde bulduk kendimizi.
"Gönüllerin Sultanı Aşkın Başkentinde" idi sloganı ne kadar güzel değil mi?
Tören Kenan Işık'ın Mesnevi'den okuduğu rubaîler ile başlayıp, tasavvuf müziğinden şarkılar ile devam etti. Herkesin merakla beklediği semâ gösterileri ise törenin en sonundaydı; tabi o ana ladar dayanabilen izleyiciler olursa...
Çünkü tören tasavvuf ile ilgili hiç bir bilgi vermeyip, oraya öğrenmeye gelenler için faydasızdı. Yani semazenlerin kıyafetlerindeki manadan, ibadetlerinin şekli anlatılsaydı; semazen nedir, kimdir söylenseydi, en kötü gelenlere daha önce hazırlanmış broşürler verilseydi çok daha etkili, çok daha keyifli olabilirdi...
Daha önce televizyondan istediğim asıl Konya"da gerçekleşen törenler; huzur dolu, sakinlik ve dinginlik içinde idi.
Malesefki bu tören, tıpkı İstanbul'un her konudaki reklamlarının altındaki içi boş içeriği şeklindeydi. Oysa en az 6-7.000 farklı tarzdaki insanları bir araya getiren Mevlana aşkı, zaten başlı başına bir malzeme, umarım gelecek yıllarda çok daha başarılı işlenebilir...
1 comment:
Bi kere mantık adamın duruşuna ters. Bilete kaç lira para verdiniz, biletix'ten mi aldınız bilmiyorum; ama "gel ne olursan gel" diyen adamı anan gösteriye, binlerce kişiye bilet satarak izletiyorsun, ruhu yansıtmıyorsun, "aha böyle bir şey işte" diyorsun. Tamamen maddi yani. Pisler.
Hani heveslenmişsiniz bir de, yazık. Sen yine bi dahaki sefere Konya'ya git, en azından bunun "zayıf" izlenimi dağılır.
Hatta Can Atilla'nın Mevlana Oratoryosunu izleyelim beraber, Mevlana olsa gözleri dolardı, o derece etkileyici.
Post a Comment