Thursday, March 19, 2009

NTV Tarih 'Bugünü anlamak için'

Yayıncılığın en sevdiğim mahsulü dergilerdir. Atmaya kıyamadığımdan evde kendiliğinden bir kolon oluşturmuş olan dergilerimin çoğu ya yaptığım haberlerin yayınlandığı sayılar (yani çok eskiler) ya da mutlaka lazım olacak bir bilgiyi sakladıklarım. Uzun yıllar bu işi sürdürseydim heralde şimdi evde üzerlerinden atlıyor olurduk.
Beni bu konuda en çok heycanlandıran şeylerden biride aslında dergilerin ilk sayıları. Daha az reklam aldıklarından mıdır, daha özenli yaptıklarından mıdır bilmiyorum ama dergilerin ilk sayılarına bayılırım. Buna rağmen reklamveren tarafında hadi bakalım, derginiz bir çıksında görelim, ona göre bir sonraki yayın için karar veririz, diyenlerdenim utanarak itiraf ediyorum.

Bu yazıyı da Ntv Tarih'in ilk sayısıyla tekrar yazmaya karar verdim zaten. Ama ben yazana kadar ikinci sayısı bile eski kalmak üzere. Ntv daha önce Popüler Tarih dergisi yapmıştı ve bize tarihi sevdirerek anlattığından çok severek okumuştuk. Daha sonra bu hırçın piyasaya dayanamayıp kaldırılmıştı dergi. Şimdi tekrar bizlerle, tüm NTV yayınlarında olduğu gibi bu dergide de okuyacak çok şey var.
NTV Bilim dergisini de tekrar çıkardı. Tübitak üzerine tartışmaların arttığı bu günlerde farklı bir Bilim Dergisi okumak isterseniz tabiki NTV Bilim'i öneririm.

Severek başladığım konuya tatsız durumlarla devam edeceğim aslında, malesefki krizin hepimizi vurduğu şu dönemde bir çok yayın da kapandı. İcon gibi, Rolling Stone gibi.. Living.etc yayınına bir yıl ara verdi. Yılların Tempo'su ayda bir çıkmaya karar verdi. (Tempo'nun bu kararını kutluyorum, dolu dolu bir dergi yapmışlardı Şubat ayında, artık haberin daha anlık döndüğü bir dönemde haftalık haberlerin bir anlamı kalmadı tabiki, Tempo'yu destekliyorum, o durgun döneminin ardından bizlerde tekrar satınalma eğilimi yarattığı için tebrik ediyorum) Yani 2009 medyaya hiç gitmedi. Artık Marketing Türkiye, National Geographic ve iş sebebiyle tüm dekorasyon dergilerinden sonra Tempo ile NTVTarih'te takiplerimin arasında olacak.

Öte yandan Fatih Altaylı ve ekibi Sabah'tan ayrıldıktan sonraki suskunluğuna ara verip, Türkiyenin en farklı gazetesi diye duyurdukları HaberTurk'u çıkarttılar. HaberTurk'un gelişine başta çok sevindik, çünkü her yeni yayın, arkadaşlarımıza yeni bir iş kapısıydı aslında ama gazeteyi elimize almak bende tam bir hayal kırıklığı yarattı. Ekonomi, Spor ana gazetenin dışındaydı herşeyden önce. Hadi magazinin ayrı olmasına alışmıştık da, koskoca bir sayfa havadurumunun anlamı neydi? Büyük kabul edilen diğer gazetelerin ikisiyle aynı başlıklar atmaya başlayınca HaberTurk'un farklı sadece boyutu ve tamamının renkli olmasıyla sınırlı kaldı. HaberTurk bu haliyle yaşamını sürdürür ama bir müddet sonra masraflarını kısmaya başlarlar, önce o gereksiz ekler gazetenin içine girer, sonra sayfaları biraz daha incelir, belki bir müddet sonra renkleri de kaybolur.

Gittiği her yerdeki anlamadığı sektörel yayınları okuyan, bir gün basılı bir yerde yazılarının yayınlanacağını hayal eden ben, bu konuyla ilgili yazacaklarımı sonlandırıp, yine dergilerimin arasına gömülüyorum...

2 comments:

Ali Sağlam said...

Ilk sayi meraki benim icin de bir tutku :)

Birkac gun once de bir ilk sayi kacirmisligim var ki anlatamam!

Le Monde diplomatique Doğu Bati Araştirmalari Enstitüsü tarafindan -tekrar- Turkce basilmaya baslamis ama maalesef simdilik ancak ikinci sayiyi bulabildim :)

http://www.monde-diplomatique.fr/int/

Mine Yaman said...

Alicim,
Bir gün büyük bir arşivim olduğunda, aranılan ilk sayıları gençlerin kullanması için arşivimden çıkartacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum :))