O kadar yoğun aylar geçirdim ki, keyifli, yorgun, kızgın, mutlu bir sürü zamanlar yaşadım... Yaşadım ama bunları hiç paylaşamadım sizinle, ilk defa bu sayfa bu kadar yalnız kaldı, bensiz kaldı, sizsiz kaldı...
Blogu ilk açtığım zamanlarda Mayıs'a denk gelmiş, demekki o zamandan sakinmiş, bu günler, şimdi hızın hiç azalmadığı, zamanın hep koşuşturmacayı gösterdiği bu günlerde tekrar yazmak istiyorum. Gördüklerimi paylaşmak, dertleşmek, sevinçlerimi arttırmak, hayata keyif katmak istiyorum.
Bu bir kaç aydır ne yaptın diyenler için biraz bahsedeyim;
Antalya, İzmir, Ankara, Adana, Bursa, İstanbul, Trabzon'da bayi toplantıları yaptım. Toplamda 2500 kişi olduk, ürünleri gördük, yedik, içtik, eğlendik... Tabiki en kalabalığı 925 kişi ile İstanbul'du, dedim ya, bazen öyle günler olurki, çok yorulursunuz ama değer, işte 29 Mart'ta benim için öyleydi, çok yoruldum ama değdi...
Şehirlerdeki arkadaşlarım kendilerini aramadım diye kızmasınlar bana olur mu, boş bir dakikam bile olamadı koşuşturma arasında, otellerden dışarı adımımı atamadım desem yeridir.
Katalogumuzu yaptık, yeni pazarlama stratejileri, marka konumlandırmaları, yeni kararlar, insanlar.. İşte sosyalleşme, blogdan ağır geldi bu günlerde. Gittiğim bazı yerlerde blogu söyleyenler yine utandırdılar beni ama bir kez daha gurur duydum, vazgeçmeden yazdığım bu satırlardan...
Şimdi tekrar bu süredeki izlediğim filmler ve size anlatacağım harika oyunlardan, kitaplardan bahsedeceğim ama bu kadar uzun zaman sonra, bir giriş yazısına ihtiyacımız vardı ya, işte bu, o yazı olsun...