Wednesday, February 24, 2010

Ankara, bu kez güzel Ankara.


Seyahatlerde her ile özel yazmayı düşünmüyordum aslında. Bunu yazacak ne vaktim vardı, ne de bu kadar yazma isteğim. Ama güzel bir Ankara seyahati geçirince yazmadan edemedim.
Aslında o kadar ufak bir seyahat oldu ki, çok geç saatte otele gelebildik, ben bu saatten sonra kimse aranmaz diye düşünürken Ağaçevdekiperim'den mesaj geldi, uyumamıştı vee hemen kollarıma geldi.
O kadar çok özlemişim ki onu ve birlikte oturmak, konuşmak o kadar iyi geldi ki.. Yoga'dan bahsetti, sevgilisi T'den, arkadaşlarından :) bir kısmını tanıdığım için o kadar iyi geldiki, tanıdıklarımdan haber almak, acayip tatlı tatlı tüm enerjisini akıttı, beni kendime getirdi. Sanki ben hep Ankara'daydım, hep onlarlaydım, hep vardım gibi, çok mutlu oldum, çok sevindim kendime geldim. Yoga'dan bahsetti, o kadar tatlı anlattı ki, hemen ben de başlamak istiyorum yogaya. Sonra eğitimi bitipte uzman olunca o beni çalıştırcak zaten.
Ertesi gün, yine işlerden boğulduktan sonra kardeşimin IKEA paketini bırakmak üzere OdTÜ'deydik. Bizi karşılayan ve birbirinden yakışıklı Sefa, Çağkan ile güzeller güzeli Özge, Aslı, bir de canım kardeşim (:P) Müge ile birlikteydik. Tabi bizim bitmek bilmeyen telefon ve mail trafiği sebebiyle doğru dürüst sohbet edemeden ve ufak bir krizi ayakta karşılamaya çalışmam sebebiyle apar topar otele dönmek zorunda kaldık. Ama hepsine bayıldım, Sefa ile Özge'den İstanbul'da da görüşcez diye söz aldım, Aslı zaten yıllardır bizimle beraber, Çağkan'da bana Adanayı gezdircek :)
Bu kez Ankara'yı bir sevdim ben, pek bir şey görmediğim için mi, yoksa doyamadığım için mi bilmiyorum ama en yakın zamanda bir daha gitmek istiyorum. Hem Çağkan söz verdi, onda kalabilirmişim, Ayşecim'de Odtü'ye yakın...
Bu kez uğrayamadım ama bir dahakine Mandalina'ya da uğrayacağım. E daha ne isterim?
Yılların Ankara'sı bu kez beni gençleştirdi, enerjimi yerine getirdi.

Wednesday, February 10, 2010

Gün doğmadan, deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola...*

Havalar ne kadar soğudu, soğuğu çok seven ben bile donuyorum bu aralar... Yok yook, donmaktan değil, yoğunluktan yazamıyorum. Çok uzun zamandır, bu kadar uzun süre üstüste günün doğuşunu izlememiştim, şimdi yakalıyorum ve çok erken başlıyorum güne, geç bitiriyorum. Yeni kitaplar biriktiriyorum, her aya adadığım birinci kitapları bitirmekte bile zorlanıyorum.

Rejimi kaçırıyorum. Asuman Hanım, hayatında kendine ayırdığın özel başka bir anın olmadığı için zevki yemekten alıyorsun dedi, çok doğru.

Asuman Hanım'la çok yakın çalışıyoruz, onu çok seviyorum ve kendisinden çok şey öğreniyorum. Bir sürü eğitim alıyorum, hatta bazılarını bir kaç kez. Faydalı ve keyifli geçiyor iş günleri bu sebepten.

FlashForward'a sardım. Hani şu dünyadaki herkesin 2 dakika 17 saniye geleceği gördüğünü anlatan dizi. İlk sezonu bitirmek üzereyim, devamı Martta yayınlancakmış, daha çok var, heyecanla bekliyorum.

Kayak sezonunu açtım haftasonu Uludağ'da. Kaymayı çok seviyorum, hala kar sapanından vazgeçemesem de, pistlerde fırtınalar estiriyorum.

Sevgililer Günü yaklaşıyor, bunun için en beğendiğim sözlerden birini yazıyorum size, tüm Beşiktaş'lı yalnızlara gelsin :)
"Başka sevgiler görmedi gözümüz, kutlu olsun Beşiktaş'ım sevgililer günümüz..."

Yine turneye çıkıyorum, gelince otellerden yine enleri seçicem.
Ankara, Adana, İzmir, Trabzon, Diyarbakır, Antalya... Birinde yakalayın beni.

* Hürriyet Doğru, Orhan Veli