Eveet, rüya şehir New York'taydım geçen hafta. Şimdi bu izlenimleri sizinle paylaşma zamanı geldi. Biraz toparlanayım, şu jetlag ı atlatayım hemen yazıcam.. Yazılarımda neler mi olacak, işte kısa başlıklar...
New York'a gitmek için ilk yapılması gerekenler nelerdir? Vize başvurusu nasıl gerçekleşir? Kalacak yer nasıl seçilir? Uygun uçak bileti nasıl ayarlanır?
Gezilecek en önemli yerler nerelerdir? Nasıl plan yapılır? Bir hafta en iyi ne şekilde değerlendirilir?
New York'ta nerede, ne yenir? Nerede alışveriş yapılır? Gitmeden önce okunması gereken bloglar hangileridir?
Hepsi, çok yakında, burada...
Wednesday, September 30, 2009
New York, New York...
Labels:
Amerika,
Central Park,
gezi,
Lufthansa,
Manhattan,
New York,
Statue of Liberty,
USA
Friday, September 04, 2009
Bloglar ölüyor mu?
Bloguma başladığım Şems'in 40 kuralına bir türlü gereken önemi verip yazamadığımdan - aslında her birini ayrı postta girmeye kalkmak hataydı, kabul ediyorum - bu süreç size yıllardır sürüyomuş gibi geliyor, biliyorum. Ama henüz yarısını bitirdik, sanki bende, o 40 kuraldan birini yayınladığımda kendimi bloga yazı girmiş sandığımdan, buranın ne kadar zamandır sakin kaldığını ancak bugün fark edebiliyorum.
Bloga zaman ayırmayınca ben napıyorum peki, blog ve internet dünyasından uzak mıyım? Yoo. Takip ettiklerimi okumuyo muyum? Yoo. Mikroblogginge sarmış durumdayım, çok iyi olmasamda iyi bir Friendfeed ve twitter kullanıcısıyım. Özellikle sevdiğim köşe yazarlarının anlık paylaşımlarını twitter'dan takibe bayılıyorum. Takip ettiğim bloglara friendfeed'den daha hızlı ulaşıyorum, yeni yazarlar keşfediyorum, dünyadan anında haberdar oluyorum, bu fast blog özelliğini seviyorum.
Ben bunları yaparken, şu sağ kolonumda gördüğünüz takipteki arkadaşlarım neler yapıyor dersiniz? Bugün üşenmeden hepsinin bloguna ayrı ayrı baktım ve mikroblogging de, facebookta çok aktif olan arkadaşlarımın kendi sayfalarına aynı yoğunlukta zaman ayırmadıklarını gördüm. Bu nedemek oluyor, bu fast blog trendi herkesi sarmış. Yani her birimizin bir kaç yıl önce hevesle başladığı yazma serüveni, biraz sekteye uğramış durumda, bunun yanında tabiki durmadan bloguna yazı giren, sayfasını her an güncel tutan arkadaşlarım da yok değil, kendilerini tebrik ediyor, bu yazının dışında tutuyorum.
Merak edenler beni;
twitter'da buradan, friendfeed'de de buradan takip edebilir.
Pazarlama devam ediyor, iletişim devam ediyor.. Kısaca hayat devam ediyor, sonu gelmez, bloglamaya devam!
Bloga zaman ayırmayınca ben napıyorum peki, blog ve internet dünyasından uzak mıyım? Yoo. Takip ettiklerimi okumuyo muyum? Yoo. Mikroblogginge sarmış durumdayım, çok iyi olmasamda iyi bir Friendfeed ve twitter kullanıcısıyım. Özellikle sevdiğim köşe yazarlarının anlık paylaşımlarını twitter'dan takibe bayılıyorum. Takip ettiğim bloglara friendfeed'den daha hızlı ulaşıyorum, yeni yazarlar keşfediyorum, dünyadan anında haberdar oluyorum, bu fast blog özelliğini seviyorum.
Ben bunları yaparken, şu sağ kolonumda gördüğünüz takipteki arkadaşlarım neler yapıyor dersiniz? Bugün üşenmeden hepsinin bloguna ayrı ayrı baktım ve mikroblogging de, facebookta çok aktif olan arkadaşlarımın kendi sayfalarına aynı yoğunlukta zaman ayırmadıklarını gördüm. Bu nedemek oluyor, bu fast blog trendi herkesi sarmış. Yani her birimizin bir kaç yıl önce hevesle başladığı yazma serüveni, biraz sekteye uğramış durumda, bunun yanında tabiki durmadan bloguna yazı giren, sayfasını her an güncel tutan arkadaşlarım da yok değil, kendilerini tebrik ediyor, bu yazının dışında tutuyorum.
Merak edenler beni;
twitter'da buradan, friendfeed'de de buradan takip edebilir.
Pazarlama devam ediyor, iletişim devam ediyor.. Kısaca hayat devam ediyor, sonu gelmez, bloglamaya devam!
Labels:
aşk,
benim blogum,
blogger,
friendfeed,
mikroblogging,
şems,
twitter
Şemsin 40 Kuralı.. Yirminci Kural.
"Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir."
Şemsin 40 Kuralı.. Ondokuzuncu Kural.
"Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir."
Şemsin 40 Kuralı.. Onsekizinci Kural.
"Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan'ı tanır."
Subscribe to:
Posts (Atom)