Thursday, July 02, 2009
Erikli, Çanakkale..
Biz tamı tamına 10 yıldır bu kadar içiçeyiz de, neden birlikte böyle bir şeye kalkışmamışız hiç anlamıyorum. Bu sefer dayanamadık ve dedikki, haydi kalkın gidiyoruz. Tekirdağ üzerinden dura kalka, seyrede seyrede, yavaş yavaş vardık Erikli'ye. Tabiki Benden sonra Tufan olduğundan, hayatımın en şiddetli ve en fazla yağışını da orada gördüm, 6 saat süren sağnak olur mu? Oluyormuş inanın. Yağış bizi şehitliğe attığında, ben orada 20 yaşında şehit düşmüş askerlere ancak 27 yaşında gidebildiğim için çok utandım kendimden. Sanıyordum ki bu şehitlik sadece bir alan, ama nerede? Tüm Gelibolu Yarımadası dolu dolu tarih kokuyor, kahramanlık, gurur, özveri, destan kokuyor.
Hele Atatürk'ün düşman askerlerinin ardından döktürdüğü şu satırlar;
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükün içinde uyuyunuz. Sizler, mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." 1934
O kadar etkileyici ki, tüyleriniz diken diken oluyor.
Efenim, biz Erikli'de yedik, içtik, eğlendik, denize girdik, uyuduk, gezdik, şarkı söyledik ve geldik. Çok keyifli zaman geçirdik.
Giderken yolda Tekirdağ'da kahvaltı ettik, dönerken de yine Tekirdağ'da köfte yedik, üstteki resimlerden biri orada çekildi, resmimizi çeken garson, işi biliyor tabi, hemen aldı menüyü öne koydu, bizim de adımız çıksın fotoğrafta dedi, şimdi gördüğünüz gibi bizden daha fazla köftecinin adı gözüküyor. İşte pazarlama kanının her damlasında bunu hissedenlerin, ilmidir.
Bizim bu keyifli zamanlarımıza şu şarkı damgasını vurdu: Süper güzel bir şarkı..
Yüksek Sadakat Haydi gel İçelim
Bugün çok yorulmuşsan
Her yerde arayıp
Yine de bulamamışsan
O seni unutmuş
Sen unutamamışsan
Kalbinin kuşu uçmuş
Sen tutamamışsan
Haydi gel, (Haydi gel içelim)
Derdini al da gel, (Haydi gel içelim)
Bu evrende bir tozsun
Tarih seni unutsun
Haydi gel içelim
Topla da gel, (Haydi gel içelim)
Hepsini al da gel, (Haydi gel içelim)
Mazi kalbinde yaraysa
Unut artık ne varsa
Haydi gel içelim
Yerlere düşelim
Zaten bu ara Haydi Gel İçelim'e, Sertab'dan Bu Böyle'ye, Kenan'dan Rütbeni Bileceksin'e, Göksel'in Mektubumu Buldun mu, Baksana Talihe ve Ağlamak Güzeldir'ine, Teoman'ın Çoban Yıldızı'na ve tabiki yine yeniden Michael Jackson şarkılarına taktım, taktım.. Hepsi birbirinden güzel.
Çünkü biz Erikli'deyken; Popun yıldızı, gençliğimizin en büyük anılarından biri olan Michael Jackson, kalp krizinden 50 yaşında öldü. Onun şarkılarıyla ayna karşısında moonwalk yapmaya kalkmış, dans etmiş, bağıra bağıra şarkılarını söylemiş bir neslin çocukları olaraktan ölümünden çok etkilendim. Sanki biraz daha büyüdüm, sanki birisi geçmişime dokununca incindim. Sanki...
Labels:
Atatürk,
Çanakkale,
Erikli,
Haydi gel içelim,
kalp krizi,
Michael Jackson,
şehitlik,
Tekirdağ,
Yüksek Sadakat
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
1 comment:
And the aftereffect indicates that it is adolescent white collars that are added favorable with arresting affluence goods, such as Louis Vuitton handbags , wallets and pursers and so on. We all apperceive that arresting is an action that animal beings will possibly do it every day.
Post a Comment